Evlilik korkusu henüz kendi gelişimini tamamlamadan bir evliliğe adım atan kişilerde çok sık görülen bir sorundur. Evlilik her normal bireyin yaşaması gereken doğal bir olaydır. Neslin devam etmesi, aile kavramının sürebilmesi için önemli bir gerekliliktir. Canlılar dünyaya geldiğinden beri üreme dürtüsü üzerine bir ilgisi vardır. İnsanlar sevgi, saygı çevresinde ve huzurla yaşayacağına inandığı birinin karşılarına çıkması durumunda hayatlarını birleştirirler.
Evlilik sürecinin düzgün işlemesi için kişinin sosyal durumuna, psikolojisine uygun yaşaması gerekmektedir. Evlilik, hayat paylaşımı olmasının yanı sıra çocuk sahibi olmaktır, aile kurmaktır. Mutlu bir evlilikte yetişmiş çocuklar, kendi hayatlarını kurarken de daha başarılı olabilmektedir. Büyük olgunlukla ve başarıyla yetiştirilmiş çocuklar evlilik kurarken daha rahatlardır.
Aksine birey haline gelemeyen, ailesinden kopamayan kişiler evlilikten korkarlar. Çünkü sorumluluk almak bu kişilere göre değildir. Burada bütün sorun ailenin yetiştirme biçimidir. Çocukları kendisine bağımlı hale getirerek yetiştiren aileler çocuklarına nasıl bir kötülük yaptıklarının farkına vardıklarında çok geç olacaktır
Evlilik korkusu diye ifade edilen kavram psikolojik bir durumdur. Bilimsel adı gamofobidir. Kişiler; kendilerinden, ailelerinden veya çevrelerinden kaynaklanan çeşitli sebeplerle evlenmekten korkabilmektedirler.
Birbirini seven bir çift, her konuda anlaşmasına ve evlilik kararı almasına rağmen, nikah masasına oturma konusunda çok ciddi kaygılar yaşayabilirler. İşte bu gibi durumların bütününe evlilik korkusu adı verilmektedir.
Kişi saydığımız bu psikolojik sorunların yanında, evlilik düşüncesi aklından geçtiğinde bile; aşırı terleme, nefes darlığı, kap atışında hızlanma, baş dönmesi, bayılma, göğüz kafesinin sıkışması ve titreme gibi fiziksel değişimlere maruz kalabilmektedir.
Yazımızın ana konusu olan evlilik korkusunu anlatırken, elbette ki bu korkunun yenilmesine yardımcı olacak avantajlardan da kısaca bahsetmeliyiz.
Evlilik öncesinde belli bir yaşamı olan bireyler alışkanlıklarının bazılarından vazgeçmek zorunda kalabilirler. Ayrıca bazı önceliklerinde değişmesi gerekir. Evlilik bazı mecburiyetler barındırır. Çiftlerin birbirlerine davranış biçimleri, günlük hayatın nasıl geçirileceği gibi bazı durumlar kişilere mecburiyet sunarak zor anlara neden olabilir.
Evlenmeden önce flörtleşme dediğimiz dönemde birlikte yaşayan çiftler, bu süreci daha kolay atlatırlar. Fakat özellikle özgür ruha sahip insanlar hayatlarını birden bire yeni biriyle paylaşmaya başlamanın bocalamasını yaşamaktadırlar.
Olgun bireylerin, bir birliktelikten sonra yaptıkları evlilikte genellikle sorun çıkmaz ama kendi gelişimini tamamlamamış kişilerin evliliği yürütmesi zordur. Olgunlaşmamış kişilerde iletişim kurabilme kabiliyeti düşüktür. Evlilikte problemler genellikle yanlış ya da eksik iletişimden kaynaklanır.
İletişimi kuvvetli olmayan kişiler, problem çözmede ve ortak nokta sağlamakta zorluk çekerler. Evlilikteki bir diğer sorun da cinselliktir. Kişilerin birbirlerinin ihtiyaçlarını anlamaması, uyumlu bir birliktelik sağlanmaması sorunlara neden olur. Çocuklar dünyaya geldikten sonra onlar üzerinden doğan sorunlar da ortaya çıkabilir.
Cinsellik konusunda sorun yaşayan kişiler evlilikle ilgili kaygı yaşarlar. Aslında bu korkuların çoğu da psikolojiktir. Cinsel açıdan kendini yetersiz görme çoğunlukla erkeklerde olabilmekle birlikte nadiren de kadınlarda görülmektedir.
Karşısındaki kişiyi tatmin edemeyeceği düşüncesinde olan bireyler evlilikten kaçınmaktadırlar. Cinsellikle ilgili sorunlar kolaylıkla çözülebilen sorunlardır. Aslında evliliği engellemezler ama en önemlisi kişilerin tedaviye açık olmalarıdır.
Toplumumuzda evlilik danışmanına giderek tedavi olmak çok uzak bir kavramdır; ama kesinlikle uygulanması gereken bir olgudur. İlişkide sürekli kavga, saygısızlık, kısıtlama söz konusu ise mutlaka bir bilene danışmalısınız.
Daha ileriki sorunlarda da evlilik danışmanına başvurulabilir. Aldatma, cinsel yetersizlik büyük olan diğer sorunlardandır. Kendi kendilerine sorunlarını gideremeyen çiftler vakit kaybetmeden danışmana başvurmalıdır. Günümüzde boşanma oranlarındaki artış bu ihtiyacı gayet net açıklar niteliktedir.
Evlilik erkek faktörü için karısının ve çocuklarının sorumluluğunu üstlenmek; kadın faktörü içinde kocasının ve çocuklarının sorumluluğunu üstlenmektir. Kendine güvensiz olan kişiler bu kadar büyük bir sorumluluğu üstlenmek istemezler çünkü başarısız olacaklarını düşünürler. Olgunlaşma sürecini başarıyla atlatmış kişilere ise birey adı verilir.
Evlilik sorumluluğunu alamayan kişiler genellikle kendilerini bu yöntemle korumaya almak isteyen savunma mekanizmalarına sahiptirler. Bu korkuyu ise çeşitli şekillerde bastırmaya çalışırlar.
Kariyer yapmak, hayatın zorlukları, maddi nedenler, özgürlük isteği, bağlılıktan hoşlanmamak gibi nedenler öne sürerler. Karşılarına çıkan adaylar için de sürekli bir bahane bulurlar. Tüm bunlar göz önünde yansıtılan belirtilerdir ama altta yatan asıl neden sorumluluk alma korkusu yani evlilik korkusudur.
Uzmanlar bu korkunun en büyük nedeninin aile ve çevresel faktörler olduğunu söylüyor. Örneğin kişinin anne babası sürekli tartışıyor ve hatta şiddet uygulanıyorsa, o insan kendi başına da bu tarz durumların geleceği korkusunu yaşayabiliyor. Genel olarak sebepleri ise şu şekilde sıralayabiliriz;
Öncelikle bu korkuyu yenmek için anne ve baba başta olmak üzere, güveneceğiniz, içinizi açabileceğiniz yakınlarınıza evlilik hakkında sorular sorabilirsiniz. Aklınızı meşgul eden ve cevap bulamadığınız sorulardan bu şekilde kurtulmayı deneyebilirsiniz.
Uzmanlar önyargının en büyük problemlerden biri olduğunu belirtiyor. Bu nedenle önyargılarınızdan arınmayı denemelisiniz. Eğer bu korku sizi çok fazla geriyor ve içinden çıkılmaz bir duruma sokuyorsa, elinize bir kağıt kalem alarak kendinize bir tablo hazırlayın.
Bir tarafa artıları, diğer tarafa eksileri, bir tarafa korkularınızı, diğer tarafa emin olduğunuz şeyleri yazarak, sorunun çözümü için bir yol haritası belirleyin.
İçinizdeki korkuları partnerinizle mutlaka paylaşın. Belki sizin için çok büyük sorun olan şey onun için alelade bir durumdur ve aslında hiç de korkmanıza gerek kalmıyordur.
Bu saydığımız şeyler sizin kendi başınıza yapabileceğiniz yöntemlerdi. Elbette ki en başarılı sonucu bir uzman yardımıyla alabilirsiniz. Bir psikoloğa tek veya sevgilinizle birlikte giderek, korkularınızdan kurtulmayı sağlayabilirsiniz.
Bir önceki yazımız olan " Cem Adrian & Zeynep Karababa – O Yar Gelir " başlıklı makaleyi okumak için tıklayın.